bence…

hayata dair herşey…

bilinçaltı reklamlar

Posted by bence Eylül 4, 2006

Gerçi bu bir yıl önce yayınlanmış bir söyleşi ancak içeriği açısından yüz seneye yakın bir geçmişe dayalı.

5f24e85ccc2f4e5aa56eb412830a8d5e-th.jpg
AKP Adana Milletvekili Atilla Başoğlu, tüketiciyi bilinçaltı reklamlara karşı korumak amacıyla bir yasa teklifi sundu. Sizin de bu konuda çalışmanız var. Nedir bilinçaltı reklamı?

Bilinçaltı dediğimiz şey, bilincin binde 999’unu oluşturuyor. Yani siz şu anda beni binde 1 seviyesinde görüyorsunuz.

Nasıl yani?

Şöyle: Gözün fovea hareketleri sizin şu anda görmediğiniz şeyleri de görüyor. Göz devamlı bir tarama içinde. Tarıyor ve aldığı bilgileri bilinçaltına atıyor. Bu söylediklerim bilimsel verilerdir. Biz, normal şartlarda gözümüzün fovea hareketleriyle beynimizde depolanan şeylerin çok azını hatırlıyoruz. Ama mesela markete gittiğimizde 10 tane deterjan arasından 1 tanesini çekip alıyoruz. Yani gördüğümüzün ve de duyduğumuzun farkında olmadığımız şeylerin, bilinç yüzeyine çıkarak bize o malı satın aldırması söz konusu.

Yani biz görmediğimizi zannettiğimiz şeyleri aslında görüyoruz.

Evet. Mesela hemen şimdi bir test yapalım. Eviniz de kaç pencere var?

Bir saniye…. 5 pencere var.

Bu cevabı vermek için sol üst köşeye bakarak düşündünüz.

Öyle mi? Olabilir; sağa da bakabilirdim yahut önüme de.

Belki. Ama bunu siz de deneyebilirsiniz. Kime sorarsanız sorun sol üst köşeye bakarak düşünecek ve cevap verecektir.

Neden?

İnsan beyni sağ ve sol beyin olmak üzere ikiye ayrılır. Sağ beyin resimleri, grafikleri depoluyor. Sol beyin ise sayıları, formülleri isimleri vs.

O halde sağ üst köşeye bakmam gerekmez miydi?

Çapraz bir görme sistemimiz var. Sağdaki klasörü kullanmak için sola, soldakini kullanmak için sağa bakarız. Bilinçli yapılan reklamlarda bu bilgi mutlaka kullanılır. Bakın Gerçek Hayat’ın kapağı da bu şekilde.

Bu hafızada kalmayı mı kolaylaştırıyor?

Tabii ki. Aslında kimse, “bu ürünün reklamını gördüm, gidip alayım” demez. Ama ihtiyacımız olduğunda gidip bilinç altımızda saklı olan bilgilerin verdiği komutla seçim yaparız.

Reklamverenler Derneği’nin yaptırdığı bir araştırmaya göre, Türkiye’de televizyon izleyicilerinin yüzde 77’si televizyonlarda çok fazla reklam yayınlandığını düşünüyor. Reklam çıktığında kanal değiştirdiklerini ya da bir ihtiyaçlarını giderdiklerini söylüyor. Bu durumda gene de reklamların etkisi çok mu yüksek?

Bir reklamdan etkilenmek için o reklamı pür dikkat seyretmeniz gerekmiyor. Bir reklamla bir kere de olsa karşılaşmış olmamız yeterlidir. Tabii ki reklam stratejisi başarılı reklamlar için geçerlidir bu. Önemli olan marka bilinci oluşturmak. Coca Cola’yı düşünün. Dünyada reklama en fazla bütçe ayıran markadır. Coca Cola, her reklamıyla markasını gündemde tutar. “Ben zaten yeterince satıyorum, reklam için bu kadar para harcamama gerek yok” diye düşünmüyor. Çünkü reklam marka için vazgeçilmezdir. Bir ürünü marka haline getiren şey reklamdır.

Bilinçaltı reklamları ne zaman ve nasıl yapılmaya başlandı?

1960’lı yıllarda Amerika’da takistoskop denilen bir cihaz sayesinde reklamcılar, bilinçaltına yönelmenin reklamın etkinliğini artırmada daha işlevsel olduğunu farkettiler.

Nedir bu cihazın özelliği?

Mesela bu aletle filmlerin içine gizli kareler, gizli mesajlar atılıyor. Biz bunları göz seviyesinde göremiyoruz.

Göremediğimiz halde etkileniyor muyuz bu görüntülerden?

Evet etkileniyoruz hem de gözümüzle gördüklerimizden daha fazla.

Nasıl oluyor bu?

Göz bunları görmüyor ama saniyenin 3 bin de biri gibi bir zaman aralığında bu görüntü bilinçaltına ulaşıyor. Bu gizli mesajlar sayesinde, insanların bir ürüne yönelimleri temin ediliyor. Mesela bir içki reklamında gözle göremediğimiz you buy (satın al) konutu yer alıyor.

İnsanlar okuyamadıkları bir ‘satın al’ mesajıyla o ürünü satın almaya yönlendiriliyor öyle mi?

Evet. İnanamıyor gibi tepki veriyorsunuz ama bunlar kanıtlanmış şeyler.

Nedir bunun kanıtı?

Gizli mesajlı reklamların etkisiyle ilgili olarak yapılmış deneyler var. Aynı ürünün gizli mesaj içirenini gören deneklerin beyin dalgalarıyla gizli mesaj içermeyenini gören deneklerin beyin dalgaları karşılaştırılıyor ve arada ciddi bir fark olduğu ortaya çıkıyor.

Bu deneyin yapıldığı bir reklam ürünü var mı?

Mesela 5 Temmuz 1971 tarihli Time’ın arka kapağında çıkmış Gilbey’s London Dry Gin reklamı. Reklamda bardaktaki buzlar üzerinde ‘sex’ yazıyor. Bu reklam sayesinde Gilbey’s’in 1.5 milyon dolarlık satış yaptığı tespit edilmiş. Bunun üzerine reklamla ilgili bir araştırma yapılmış. Bu reklam deneklere gösterildiğinde yüzde 60’ı reklamın kendilerinde uyandırdığı etkiyi ‘doyuma ulaşma’, ‘sex düşkünlüğü’, ‘heyecanlanma’, ‘romantizm’, ‘duyguları okşayıcı’ gibi ifadelerle tanımlamış. Reklamın gizli mesaj içermeyen versiyonu ise denekler tarafından bu şekilde tanımlanmamıştır. Bir de az önce sözünü ettiğin beyin dalgalarını ölçen yöntem var. Gizli mesaj içeren reklama beyin daha farkı ve fazla tepki veriyor.

Bu tür reklamlar çok yaygın mı?

Yaygın. Özellikle de Amerika’da. Aynı zamanda yasak. Tespit edildiğinde hemen yasaklanıyor.

Türkiye’de pek çok Amerikan ürününün reklamı gösteriliyor. Aynı gizli mesajlara biz de maruz kalıyor muyuz.

Elbette kalıyoruz. Artık ürünler gibi reklamlar da ulus aşırı dolaşıyor.

Sizin Türkiye’de gösterilen reklamlara ilişkin böyle bir araştırmanız var mı?

Var. Yalnızca reklamlara ilişkin değil filmlerde de bu tür gizli mesajlar kullanılıyor. Benim bu yönde de bir takım araştırmalarım var

Tespit ettiğiniz reklam yada film oldu mu?

Oldu. Bununla ilgili uyarı girişimlerim de oldu fakat maalesef sonuç alamadım çünkü bizde bilinçaltı reklamlarına ilişkin ne tam anlamıyla sınırlandırıcı bir kanun düzenlemesi var ne de kamuoyu bu hususta aydınlatılmış.

AKP Adana Milletvekili Atilla Başoğlu bunu Meclis’te gündeme getirdi. Sizin buna bir katkınız oldu mu?

Ben bununla ilgili seminerler de veriyorum fakat Atilla Bey’le bir temasım olmadı. Kendisi bu konuyu araştırırken benden haberdar olmuş olabilir.

Atilla Başoğlu’nun yasa teklifinde bilinçaltı reklamlarıyla ilgili çok ağır cezalar öngörülüyor. Bu kadar etkili bir reklam mı yani bilinçaltı reklamları?

Evet çok etkili reklamlar. Bu kesin. Mesela bir örnek vereyim. Camel’in tek hörgüçlü devesinin ön bacağında dik duran bir erkek figürü var. Dikkatli bakıldığında bu erkek figürünün çıplak olduğu görülecektir.

Peki neden yasaklanmamış.

Camel bunu 1913 yılında yapmış. Bu ilmin 90 yıl önce Amerika’da çıkmış olduğunu gösteriyor. Bunu, muhtemelen, artık logomuz diyerek kabul ettirmiş olabilirler. Camel’ın yasaklanmış reklamı Camel satışlarını yüzde 5’ten yüzde 32’ye çıkarmıştı. Smooth character adındaki reklam kampanyasıyla Camel 1990’da sigara içmeye başlayan gençler arasında tercih edilme oranını 1.5 yıl içinde yüzde 32’ye çıkardı. Camel bilinçaltı reklamını çok iyi kullanmış bir marka. Deve figürünü artık nerede görürsek görelim beyin bunu Camel’le ilişkilendiriyor.

Gizli mesaj içeren bir reklam mıydı?

Evet. Smooth character kampanyasında Camel’ın devesi her biri cinsellik çağrışımı olan pek çok kılığa sokulmuştu.

Gizli mesajları çıplak gözle okumamız imkansız mı?

Bazen olabilir. Bu yapılış tekniğine göre değişebiliyor. Bunlar üç boyutlu resim gibidir. Pek çok resmin içinde ‘kill’ ya da ‘sex’ yazar. Bazen dikkatli gözler bunu fark edebilirler. Mesela Time’in Kaddafi’yi kapak yaptığı sayısında gözün fovea hareketlerinin görebileceği şekilde kill (öldür) yazıyordu. Bu çıplak gözle görülemeyecek bir mesajdı.

Bu ortaya çıktı mı yani?

Evet çıktı ve bildiğim kadarıyla Time, sadece mahcup oldu! Başka bir örnek daha vereyim. Bunlar reklam değil ama gizli mesaj içeren örnekler. New York Times’ta yayınlanmış savaş helikopterlerinden askerlerin atladığı bir fotoğrafta muhtelif yerlere yerleştirilmiş ‘sex’ yazısı yerleştirilmiş. Resme gömülmüş şekilde bu yazılar.

Peki savaş helikopterinden atlayan asker görüntülerinde ‘sex’ yazmasının manası nedir? Neden ‘sex’ ya da ‘kill’ yazıyor bu gizli mesajlarda?

Şöyle. İnsan beyninde bilinçaltının tepki verdiği iki önemli olay var: Doğum ve ölüm. Bunlara arketip deniyor. Beyin, bu iki olaya daha fazla tepki veriyor. Bu iki arketipe giren mesajlara daha duyarlı. Sex mesajı doğum arketipinde, kill mesajı da ölüm arketipinde karşılanıyor. Kuzuların Sessizliği filminin afişinde de aynı şeyi görebiliyoruz. Oradaki kelebek figürünün üzerinde bir kuru kafa vardır. Bu fark ediliyor. Biraz daha dikkatli bakınca o kuru kafanın nü şeklinde resmedilmiş 3 kadından oluştuğunu görürsünüz. Bu afişte ölüm ve doğum arketipleri birlikte kullanılmıştır. Beyin bunu gördüğü anda bu başka herhangi bir filmin afişinden öncelikli olarak yer ediyor.

Bunlar Amerika’da yasaklanıyor dediniz. Ama sözünü ettiğiniz ürünler Amerikan yapımı.

Evet. Yasaklanıyor ama orada da fark edilince yasaklanıyor. Her reklam böyle bir filtreden geçmiyor.

Siz televizyon reklamları izliyor musunuz?

İzliyorum ama şu anda şu reklamda şu var şu reklamda şu var diyemem. Çünkü bazı ürünlerle ilgili araştırmalarım var bunun bilimsel olarak ispatına ulaştık mı zaten suç duyurusunda bulunacağız. Daha geçenlerde RTÜK’e televizyonda yayınlanacak bir filmde gizli mesaj olduğuna dair bilgi verdim ama RTÜK hiç umursamadı.

Mesela reklamlarda pornografi kesin olarak yasak deniyor. Bu ilgili yasayla sabit. Sizce izlediğimiz reklamların tamamı bu kurala uygun mu?

Değil. Kesinlikle değil. Ben şunu kesin olarak söyleyebilirim. Türkiye’de yayınlanan reklamlar Amerika da bile yayınlanmaz. Pornografi yasak ama sözümona. Pornografi nedir tanımlanmış değil. Tamamen çıplak kadın ve erkek figürleri kullanılıyor. Ha keza Pepsi Twist reklamı. Aynı şekilde Fiat’ın reklamı. Üstelik reklam filminde çocuk da kullanmış Fiat.

Peki ne yapalım. Reklam özdenetim kuruluna yahut tüketici derneklerine şikayet etmek yeterli midir?

Reklam Özdenetim Kurulu, reklamcılardan oluşan bir kurul. Sonuç alabilir misiniz bilemiyorum. Ama gene de rahatsız edici olduğunu düşündüğümüz reklam ve yayınları şikayet etmeliyiz.

RTÜK’ün reklamlarla ilgili bir duyarlığı yok galiba.

Olmaz tabii. Sonuçta reklamlardan pay alıyor. Ve haliyle ses çıkarmıyor. Bununla ilgili mutlaka bir tedbir alınmalıdır ama alınacağını hiç sanmıyorum çünkü ortada dönem rakamlar baş döndürücü.

Siz de bir reklamcısınız. Reklamlara ilişkin bu kadar titiz bir bakışınız var. Nasıl oluyor?

Reklamla ilgili bilimsel olarak kanıtlanmış bazı gerçekler var. Bunu biz de ciddiye alıyoruz. Mesela kadınlara yönelik reklamda oval ve elips çizgiler kullanmak, keskin çizgiler kullanmamak. Ya da renkler. Kırmızı renk kadınlar üzerinde daha fazla etki uyandıran bir renktir. Mesela aynı deterjan sarı, mavi ve sarı mavi karışımı 3 ayrı kutuya konuyor. Sarı kutudan yıkayanlar güzel yıkıyor, mavi kutudan yıkayanlar güzel yıkamıyor diyor. Sarı mavi karışımı kutudan yıkayanlar ise mükemmel yıkıyor diyorlar. Yani renkler karar verme mekanizmalarında bu kadar etkili. Mac Donalds’ın sarı kırmızı renkleri bilinç altında en çok yer eden renklerdir. 1980 Moskova olimpiyatlarında, Ruslar kendi oyuncularının odalarını kırmızı, rakip takımın oyuncularının odalarını ise mavi renkle ışıklandırdılar.

Neden?

Çünkü mavi, rehavete sevkeder, kırmızı ise canlandırır harekete sevkeder. Aynı şekilde İngiltere milli takımı, 2 yıl önceydi sanırım, Türkiye’ye geldiğinde biz beyaz forma giyeceğiz siz de kırmızı forma giyin dediler. Bu o zaman da söz konusu edildi. Amaç şu: Beyaz saflığı temizliği temsil eder, kırmızı ise ateşleyici, harekete geçirici bir renktir. Onlar kırmızı formalı Türk takımı karşısında performanslarını artırdılar. Bunlar insan doğasıyla ilgili veriler.

Peki reklamlar söz konusu olduğunda bu tür bilgileri kullanmanın ölçüsü nedir?

Ahlaki ölçü insanı sömürmemektir. Mesela portakal pek çok kültürde kadını temsil eder. Portakalın soyulması da kadının soyunmasını temsil eder. Pepsi Twist’in reklamında da soyulan bir limon soyunan bir kadın birlikte kullanılmıştır.

Bilinçaltı reklamları hangi ülkelerde yasak?

Rusya’da bu tür reklamlar çok yaygın fakat bununla mücadele eden 25. Kare diye bir oluşum var. Bunlar bilinçaltı reklamlarını tespit ediyor ve yasaklanması için mücadele ediyorlar. Amerika’da kesin olarak yasak. Bildiğim kadarıyla İngiltere’de de yasak. Bilinçaltı reklamları insanları bir nevi hipnoz ediyor. Türkiye’de bugüne kadar tartışılmıyordu bile. Meclis’te de gündeme geldiğine göre belki bundan sonra en azından tartışmaya başlarız.

Siz bu çalışmanızı bu yönde değerlendirmediniz mi?

Ben bu konuda seminerler veriyorum. Bir dergi benim tezimle ilgilendi, hatta kapak yaptı ama tam tersi bir yargıya varmak için kullandı ve bilinçaltı reklamlarının satın alma davranışında bir etkisi olmadığını, etkili bir reklam olmadığını söyledi.

Bilinçaltı reklamı yasaklanmalı ama bir reklam insan psikolojisini hesaba katarak hazırlanmalı diyorsunuz

Evet. Aksi taktirde, ne kadar konuşulursa konuşulsun başarısız bir reklam yapmış olursunuz. Hatırlarsanız ‘aganigi’li fındık reklamları vardı bir ara. Herkes de bu reklamı konuşmuştu. Ama fındık satışları artmamış bilakis azalmıştı.

Neden peki?

Çünkü bu reklamda sex iması kullanıldı. Fındığı kim alır eve? Hanımlar alır. Kim satar? Erkekler satar. Hanımlar fındık almaktan utanır oldular. Bu yüzden de fındık satışlarında azalma görüldü. 1975 yılında Mallbora’nın satışları düşünce yeni bir reklam kampanyası tasarlandı ve sigara içicilerinin kolay kolay içtiği sigarayı değiştirmeyeceği düşünülerek yeni sigara içicilerine ulaşmayı hedef alan bir reklam tasarladılar. 12-13-14 yaşındaki gençler üzerine bir araştırma yapıyorlar. Bu çocuklar,o yaşlarda, kimseye minnet duymama, evden uzaklaşma, hesap vermeme gibi bir psikoloji içinde oluyorlar. Bunları en iyi ifade eden ikonu bulmalıyız diyorlar ve bunun en iyi ifade den ikonun güneşin batımına doğru giden bir kovboy olduğunu tespit ediyorlar. Bu sizde neyi çağrıştırdı?

Red Kid’in son sahnesini.

Evet. Tam da bu işte. Red Kid, tam teşekkür alacağı sırada ortadan kaybolur. Bir de bakarsınız ki güneşin batışına doğru gitmektedir. Kimseye minneti yoktur yani. Bu reklam Mallboro’nın satışlarını ciddi oranda artırdı. Daha sonra sigara karşıtları Red Kid’in ağzındaki sigarayı kaldırttılar.

kaynak

8 Yanıt to “bilinçaltı reklamlar”

  1. ÖMER said

    ya bu nasıl bişee bölee yaaa

  2. Kumandan Matla said

    Bir gün hipnozun tarihini ve zaman içerisinde ki gelişimini araştırdım. Araştırmam ilerledikçe, inanılmaz gerçeklere ulaşmaya başladım. Öğrendiğim gerçekler korkunç şeyler, laf ile anlatılacak türden değil. Devlet bu soruna nasıl çare bulsun ki, devleti yönetenlerinde o korkunç şeyleri yaptığını fark ettim. Bilinç altı reklamının başarısını gerçekten öğrenmek isterseniz, size birkaç tavsiyem olacaktır. Birincisi dj tiesto nun müziklerini dinlemenizi ve dinlediğiniz müziklerin içeriğinde hangi markaların reklam edildiğine dikkat ederseniz sevinirim. İkincisi bilinçaltı reklamının nasıl yapıldığını ve hangi firmaların ne gibi bilinç altı reklam yaptığını açıklayan, Sinem Caymaz Cüd adlı yazarın MÜ?NE isimli eserini okumanızı kesinlikle tavsiye ederim. Ah ülkemin güzel insanı yazılacak anlatılacak çok şey varda; bu sitenin sorumlusunun veya bazı güçlerin, anlatacağımız konuların açıklanmasına, gün ışığına çıkmasına tahammül edemeyeceklerine eminim. Daha korkunç olanı ise yaptığım araştırmada bilinç altı reglamlar tekniğinde elde ettiğim bilgiyi yakın çevreme anlatmaya başladığım an, o yakın çevremin teşhir ettiğim reglamlara sahip çıkması. Kabullenmemek istememesi. Yaşam tarzı olarak kabul etmeleri.

  3. sas. Bence siz çok korkaksınız arkadaşım. Yazdıklarınızı okuyunca bol bol güldüm, sanki çok büyük şeyler keşfetmişsiniz gibi, heyecanlı heyecanlı anlatmışsınız. Niye güldüm biliyor musunuz? Bildiğiniz daha büyük şeyleri yazsanız veya anlatsanız, size deli diyeceklerinden korktuğunuzu fark ettiğim için güldüm! Neyse Allah razı olsun, yinede elinizden geldiği kadar bazı konuları açıklamaya çalışmışsınız. Tşk ederim. Eğer bu konuda daha derin ve etkili konuları öğrenmek isterseniz, Sinem Caymaz Cüd adlı yazarın MÜ?Ne isimli erini tavsiye ederim.
    Başarılar…essa Allaha emanet olun.

  4. Hocam bu alıntı yaptığınız yazının sahibini davet etseydiniz ne iyi olur du.

  5. Essa; 2 yüz istihbarad C:D
    Bu ne?(MÜ? NE veya mü ni?) En şanslı c hangi c dir?
    Şimdi sizlerle imkânımız ölçüsünde, Allah’ın izin verdiği kadar bu ne oyunu oynamaya başlayacağız. Bu ne kelimesinin, ne anlama geldiğini sanıyorum hepimiz biliyoruz. Bu ne sözcüğünün çocuk dilindeki karşılığı ise (mü ne veya mü ni dir), bir gün çocuğun eline, içerisinde bolca resim bulunan bir kitap geçer. Ve en yakınında kim var ise hemen ona zaman kaybetmeden sormaya başlar. Mü ni. –O köpek tir çocuğum. – Anne mü ni? – Ona kedi denir evladım. –Baba mü ne? – Ona kürek denir çocuğum! –Mü ni? —Ona kurbağa deriz biz! –Abi mü ni? –Ya git başımdan, anne al şunu yine dersime çalışmama engel oluyor! –Viiiiiğğğiiğğ,va,vağ, vağ! –Dede mü ni? –OO Hoppa, gel bakalım kucağıma, neymiş bakalım bir! –Mü ne? –Onun içinde neler var neler evladım, baba anneni de ben o kutu ile kandırmıştım. –Hi,hi hi,hi, dede mü ne?
    Bu böyle devam eder gider. Ne siz çocuğa yeterince cevap verebilirsiniz, nede çocuk sizin cevaplarınızdan tatmin olur, çünkü çocuğun adını farkında olmadan bilmiyoruzdur! Çünkü çocuğun göbek adı meraktır. Zaten her şey merakla başlamıştır. Eğer İnsanlık tarihini yeterince okuyup araştırmışsanız, Hz Âdem yaratılınca şeytan isyan eder ve Allahın huzurundan kovulur. Sonra Allah Hz Havva’yı yaratır ve şeytan şükreder! Neyse gereksiz yere tartışmalara girmeden, biz saadete gelelim. Bir gün bende, kendimi çocuk yerine koydum ve Türkçemizi incelemeye başladım. Hatta ona tecavüz ettim, çok komiktir, Türkçeye tecavüz ederken aldığım hazzı başka hiçbir şeyde almadım desem yeridir. Türkçeye hem tecavüz etmeye başladım hem de onunla oynamaya başladım, dev amın da neler çıktı neler bir bilseniz, gülmekten gözlerinizden yaşlar akmaya başlar. Hu bu arada “inisiye olmak” teriminin ne anlama geldiğini de araştırdım tabi ki. Derken am acım için kalktım, ülkemizin değişik yerlerine gittim ve insanları dinlemeye başladım. Onların konuştuklarını ve hareketlerini inceleyerek gözlem yaptım. Bu gözlemlerim sırasında, güldüm, güldüm ağladım! Neden mi?
    Buyurun nedenlerine siz karar verin: Örneğin bir kâffede veya çay ocağında oturuyorsunuz.
    Ya bak sana, hele bir otur sana, şunu uzat sana, oyna sana, ya at sana, bana sor sana, haydi gidiyoruz kalk sana, vur sana, yap sana, boya sana, karıştır sana, uyan sana, solla sana, çağır sana, kaldır sana, al sana, alma sana, yoğur sana, kır sana, sula sana, bağla sana, kıvır sana, kalk sana (mü niii?) mü ne? Anladım dersiniz ve oradan kalkarsınız. O mekanda bulunanların sana dan başka bir şey bilmediklerini veya yemediklerini anlamanız çok zor olmaz. Neyse gelelim yavaş- yavaş bizim gençlere; Ne verdiniz arkadaşlar bize, bize batının pisliğinden başka, birbirinizi yemekten başka, onursuzluktan başka, bize bu gençliğe ne verdiniz ey büyükler size soruyorum. Sadece uyudunuz ve bir birinizi yediniz, birbirinizi çekemediniz ve batı da sizin bu boşluğunuzu kullanarak, har vurup harman savurdular, başka ne yapacaklarını sandınız? Yok, gelin size de şu zenginliğimizi verelim, sizde bizden aşağıya kalmayın demelerini mi bekliyordunuz? Bu ne? – Beni Anlaya biliyorsunuz mü ne?
    Saçmalamayın sayın bence sitesi sakini, sizin bu yazınızda mevcud bulunan şu cümle çok ağırıma gitti. Sözde, zamane gençleri, partiye gidebilmek için, anne babasını öldürürler ve hiç bir şey olmamış gibi onların cesetlerinin yanından kalkıp patiye gider diye yazmışsınız. Yok ya! Bak sen! Hadi ya! Gerçekten de öyle mi? Saçmalıyorsunuz, siz partiye hiç gittiniz mi kız. Sizin bedeniniz hiç yüz bin, iki yüz kere bin, bin, bin çekinme, de Sibel sese veya elektriğe maruz kaldı mı? Sizin bedeniniz hiç Genç Osman’ın şehid edildiği yerde, mü ne , mü ni hileleriyle acı çekti mi? Kendine gelin büyükler kendinize gelin, yere tükürmeği, hileyi, aldatmayı, faiz yemeyi, zina etmeyi, velhasıl bütün pislikleri yine sizin suçladığınız gençlere siz öğrettiniz. Siz değil misiniz bir birlerini seven gençleri kavuşturmayan, siz değil misiniz, kadınların cesetlerini gömmeyen. Allah’u ekber, O izin verirse bilin ki hepinizi keseceğim, bilin ki bizlere bulaştırdığınız bu ne hilelerinden sebep hepinize hesap soracağız. Rakın rol (rakın bol). Anlamadınız mı, peki- peki anladık sen neymişsin be abi, anlamadığınız konuları yazımın ileriki bölümlerinde zamanla anlatacağım. Bütün mesele İn gizlice dir, ve nasıl konuşursak öyle düşünürüz, nasıl düşünürsek öyle yaşarız, nasıl yaşarsak öyle inanırız, doğru mu? Bu gerçeği elimden geldiği kadar size açıklayayım. Bu açıklamayı yaparken sizlere yeni bir oyundan haber vereceğim ve o oyunu da aşağı da yazacağım. Oyunumuz kısaca şöyle:

    Kör baykuş kimdir tamlama oyunu:
    Oyun şöyle başlar. Şu anda yanınızda bulunan kişiye aklınıza ilk gelen kelimeden tamlama türeterek, oyun devam eder. Aşağıda sizlere kısaca örnekler vereceğim. Üstte yazdığım yazıda dikkat ettiniz ise “sana” ile ilgili tamlama oyunundan bahsettim. Aşağıda yazacağım tamlama oyunu hakkında geniş bilgi isterseniz eğer, Türkçemizin; bağlaç, fiil, zamir, edat, zarf, ünlem, sıfat ve benzeri Türkçemizin alt yapısını oluşturan olguları araştırabilirsiniz. Zaten TDK nın resmi sitesinde aşağıda yazacağım tamlama oyunum için inceleme yaparsanız, benim ile hemfikir olacağınızı düşünüyorum.
    1. Örnek: Alsa, yapsa, tutsa, kalksa, oynasa, anlasa, duyursa, sorsa, çağırsa, bağırsa, çıksa, koşsa, yapsa, kızmasa, uzatsa, yollasa, kıvırsa, sussa, konuşsa, anlatsa, yakalasa, umursamasa, uyansa, uyumasa, akıllansa, sanmasa, danışsa, yılışmasa, teknosa, bossa, akçansa, diasa, temsa, pilsa, brisa, iklimsa, çimsa, lassa, vb,vb,vb.(mü ne-mü ni?) –Derin devlet mü ni.
    (Amaç nedir? Ya da birilerinin am acı nedir?) (Bu arada diğer örnekler için Musa it misin?)
    2. Örnek: Gel sek, iç sek, büyü sek, ver sek, in sek, bil sek, güven sek, çöz sek, it sek, tüm sek, çiz sek, çevir sek, ölç sek, gör sek, dön sek, yük sek, işit sek, götür sek, getir sek, izle sek, sürü sek, süz sek, üfle sek, kes sek, biç sek vb.vb( Mü ne, mü ni?)
    3.Örnek: Ip sak, yap sak, al sak, kaç sak, vur sak, anla sak, kıvır sak, bağır sak, sor sak, uzatma sak, birlik ol sak, çağır sak, bağırma sak, kaçır sak, sakla sak, doyur sak, bağla sak, as sak, kılıçla sak, oyna sak, yolla sak, yaz sak, sor sak, vb, vb (mü ne, mü ni?)
    4. Örnek: CCola, an la, yol la, fır la, sol la, sak la, yay la, av la, sal la, çuval la( götürdüler biz uyuduk) tır la, kamyon la, uçak la ( da götürdüler yalan mı?) çocuk la, çakmak la, ( Bir sabah bir akşam birde çakmak kaç para?)şinanay la, adam la, çın la, bağ la vb.vb.(Mü ne, mü ni?)
    5. Örnek: bank ak, yavşak, sol ak, sal ak, kıvır ak, yal ak, çan ak, çıkar ak, sor ak, mal ak, dal ak, bard ak, oyn ak, kıvr ak, çard ak, kay ak, kaym ak, şıpş ak, sors ak, anlas ak, birlik ols ak, toplans ak, kafalarını kılıca vurs ak, dünyada huzur buls ak, sanmas ak, çat ak, baş ak, oğl ak, nac ak, yat ak, vb, vb,vb (Mü ne? Mü ni, mü ni, mü ni, mü ni, mü ni, mü ni?)
    6. Örnek: Bir bilmecem var çocuklar size. – Haydi sor- sor! – Çayda kahvaltı da yenir? Ücr eti, bil eti, roz eti, memlek eti, poş eti, şirk eti, il eti, vilay eti, niy eti, cin eti, niy eti, devl eti, kask eti, misk eti, sünn eti, dinl eti, aşir eti, kıym eti, öğr eti, serv eti, rehav eti, selam eti, bisikl eti, kask eti, gayr eti, salahiy eti, korn eti, yalın eti, vb,vb(mü ne, mü ni?)
    7.Örnek: Bank iş, Gel iş, gid iş, ver iş, in iş, çık iş, sev iş, imren iş, seslen iş, al iş, hak ed iş, yet iş, bit iş, geç iş, fin iş, iğd iş, imren iş, seslen iş, dilen iş, emred iş, del iş, kes iş, em iş, eklen iş, iç iş, yen iş, terlen iş, geç iş, bil iş, hissed iş, vb,vb( Mü ne, mü ni, mü ni?)
    8. Örnek: Geliyo rum, gidiyo rum, veriyo rum, alıyo rum, kalıyo rum, çalıyo rum, satıyo rum, yapıyo rum, anlıyo rum, soruyo rum, açıyo rum, oynuyo rum, sallıyo rum, vuruyo rum, kesiyorum, yatıyo rum, kalkıyo rum, yazıyo rum, siliyo rum, çıkıyo rum, çağırıyo rum, ağlıyo rum, gülüyo rum, seviyo rum, sayıyo rum, içiyo rum, geçiyo rum, izliyo rum, kapıyo rum, bağırıyo rum, kıvırıyo rum, anlıyo rum, araştırıyo rum, vb,vb. (Mü ne, mü ni, mü ni, mü ni?)

    Sizlere bu esnada, çok önemli ve aynı zamanda çok da tehlikeli bir konu yazacağım. Bildiğimiz mal boru sigara firması ve Koca Cola firmasının yaptığı bilinçaltı reklâmından (Magic, kane veya büyü reklâmından) bahsedeceğim. Bahsettiğim bu iki firma, yasak olmasına rağmen ve çok tehlikeli olmasına rağmen, insanların duyduğu müziklerin arka planında Büyü reklâmı (Bilinçaltını esir alma reklâmı) yapmakta. Televizyonda veya radyoda veya herhangi bir teknolojik alette duyulan müziklerin arka planında bu iki firmanın bilinçaltını esir alma reklâmlarına ben şahid oldum. Fısıltı reklâm tekniği ile yapılan bu reklâmın sözleri aynen şöyle. Mallboru firmasının reklâmı: Bayan sesiyle aynen şöyle fısıltı reklâmı yapmaktalar. “ Mallbora layt (light) öyle hafif ki!” Şeklinde fısıltı reklâmı yapılmakta! Bu sesi sürekli tekrarlamaktalar.
    Koca Cola firması ise aynen şu şekilde büyü reklâmı yapmakta: Diyelim ki her hangi bir dizinin veya filmin, belgeselin ya da reklâm müziğini duymaktasınız, o müziği siz dinlerken ve hiç bir şeyden haberiniz yokken, koca cola büyü reklâmını ( Bilinçaltını esir alma) fısıltı şeklinde insan beynine empoze etmekte. Aynen şöyle: Bildiğimiz colanın fışşşş sesi gelir ilk etapta, daha sonra, çık-çık-çık, buz sesleri bardaktan gelir ve emir verilir. Buz gibi koca cola içmenin tam sırası! Eyvah, eyvah, eyvah! (Mü ni, mü ni, mü ni?) Ve bütün bunlar hiç kimsenin ruhu duymadan yapılmakta. Eğer bu konuda daha detaylı bilgi isterseniz, ses mühendislerinden ses efektlerinin insan üzerindeki etkisini sorabilirsiniz. Zamanımızda ses teknolojisinin, ses kanallarıyla geçişlerin nasıl yapıldığını ve insanı nasıl etkilediğini araştırabilirsiniz. Eğer daha çabuk bilgilenmek isterseniz, zamanımızda özellikle gençler arasında revaçta olan, trans, nev age müziği ve trans müziğinin öncülerinden sayılan şu dj lerin müziklerini dinleyebilirsiniz! Ve gençleri göz göre –göre ölüme yaklaştıran, onları iç acısı hallere sokan uyuşturucu Extazi mikrobunun nasıl benimsendiğini fark edeceksiniz.
    http://www.youtube.com/watch?v=vxXoiIzLAAE&mode=related&search= http://www.tiesto.com, DJ tiesto, dj paul van dyk, dj armin van buuren, dj sasha, dj atb, dj deep dısh, dj carl cox, dj ferry corsten, dj john dıgweed, dj paul oakenfold, bahsedilen bu dj ler sadece birkaç tanesidir. Kısaca Magic, yani trans müziğinin ve bilinçaltı reklâmının etkisini bu ve bunun gibi djlerin müziklerini dinlediğiniz zaman farkına varacağınıza eminim. Yine aynı bu sayfanızda yazısını yayımladığınız bilinçaltı reklâmlar yazısını okuduğunuz zaman benimle hemfikir olacağınızı düşünüyorum. Yani kısaca; bir bardağın içindeki suyun yüzde doksanı tuzlu suysa, siz o bardaktaki sudan şeker tadı bekleyemezsiniz. Ki hak verirsiniz, gençlerimiz ve çocuklarımızın beyni de aynı o bahsettiğim tuzlu su bardağı gibidir!
    İsterseniz örneklerimize yine devam edelim. Sanırım sekizinci örnekte kaldık.

    9. Örnek: “Lan” İnsanların ve özellikle gençlerin bir birlerine neden lan diye hitab ettiklerini şu örneklerden anlayabiliriz. Lan, o lan, bu lan, so lan, ka lan, ya lan, do lan, ta lan, fa lan , fi lan, kı lan, ça lan, a lan, oğ lan, yapı lan, soru lan, anlaşı lan, konu lan, satı lan, açı lan, uzatı lan, vuru lan, yazı lan, soyu lan, kaçırı lan, kapatı lan, koyu lan, sunu lan, sarı lan, ayrı lan, kıvrı lan, kovu lan, sayı lan, yatı lan, ne haber lan..vb.vb( Mü ni, mü ne, mü ni, mü ni?)

    10. Örnek: Bu örnekte gençlerin neden, .mına koyum diye küfür ettiklerini hemencecik anlayacağınızı hissediyorum. Kaymakam, devam, tamam, meram, yuvam, susam, adam, salam, odam, masam, amcam, bitam, akşam, alsam, zam, gam, çam, nam, Şam, dam, cam, hocam, halam, kavgam, param, duam, enam, çaksam, duysam, sorsam, yolsam, çalsam, uyarsam, kılsam, kaçsam, oynasam, sıksam, sussam, vb.vb( Mü ni, mü ne, mü ni, mü ni?)
    Aç gözünü Anadolu, kaç zamandır kâfirin oyununa geldik, aç gözünü millet, oyun içinde oyuna geldik. Soruyorum arkadaşlar; bizlere ne bıraktınız, gençlere ne bıraktınız ve nasıl örnek oldunuz? Bizlere şerefsizlikten, onursuzluktan, haysiyetsizlikten, hırsızlıktan, namussuzluktan başka ne bıraktınız! Ey yerin ve göğün sahibi, ey kalplerde gizlenenleri ve gizlinin gizlisini de bilen Allah, bizlere birlik olmayı nasib et. Evet, arkadaşlar uyanalım artık, yolun sonuna geldik, kendimiz ettik kendimiz bulduk. Sizleri birlik olmaya davet ediyorum. Sizleri Muhammed Mustafa (sav) bayrağı altında toplanmaya davet ediyorum. Ona biad etmeye davet ediyorum. Aç gözünü Anadolu, ya birlik olacağız ya da helak olacağız veya kâfirin oyuncağı olacağız. Siyasi mevki için birbirini yiyen siz siyaset adamları, size sesleniyorum. Sizleri şerefli olmaya, kadın gibi dır -dır yapmamaya davet ediyorum. Aynı ağzından sakız düşmeyen cak cik lafları ile günlerini geçiren, eksik, klasik, kesik, şu taksi kimin, bu taksi kimin, babası kimin sorularına benzeyen kadınlara benziyorsunuz. Bir gün birinin gelerek hesap soracağını öğrenmedik mi? Bir gün birinin, bu ne hal ( Mü ne, Mü ni) diye hesaba çekeceğini anlayamadık mı arkadaşlar. Hiç mi onurumuz kalmadı, ben inanıyorum ki, iş samimiyete geldiği zaman, bu gençlerin, bu yiğidlerin partiye gider gibi savaşa gidebileceklerini göremediniz mi? Ben Ülkemin bana aid olmasını istiyorum, benim özel hayatıma karışılmasını istemiyorum. Sizleri tek güç olmaya davet ediyorum. Yoksa iyi bilin ki, yarın hakkın divanına varınca, hepinizi Allah’a şikâyet ederim, hepinizi Muhammed Mustafa ya( sav) şikâyet ederim. Fazla lafı uzatmayacağım ve sözümü şöyle bağlıyorum. Bu elimizde mevcud bulunan Türkçe bizleri hiçbir zaman, birbirimizi anlamamıza ve birlik olmamıza izin vermeyecek. Neden mi?
    11. Örnek: Anlayarak, susmayarak, sanmayarak, planlayarak, kollamayarak, uzatmayarak, çalmayarak, kaçmayarak, bağırmayarak, sollamayarak, satmayarak, okuyarak, yollayarak, ağlamayarak, akıtmayarak, arzulamayarak, caymayarak, doyarak, fırlamayarak, takmayarak, budayarak, fıttırmayarak, anırmayarak, yapmayarak, sallayarak, saklamayarak, saklanmayarak, sıvazlayarak, tarayarak, zorlayarak, zorlamayarak, uçmayarak, ulumayarak, tarayarak, soyunmayarak, soyulmayarak, umursayarak, yalamayarak, yalayarak, korkmayarak, saçmalamamalamayarak..vb,vb (Bu ne?, Mü ne, mü ni, mü ni, mü ni?)
    Kaddesallahuesrarehüm! Uzun lafın kısası; Bence Televiz YÖN deccal, İnternet Dabbetul-arz, israf için hayatımıza giren her şey yecuc-mecuc olmasın derim! (neden olmasın?) Sizce en şanslı c hangi c dir? Hiç hasta taşıyan araçların üzerindeki yazıların ne anlama geldiğini düşündük mü ne arkadaşlar! Buyurun; bunca bu neler arasında, birde benden bu ne olsun. Sonumuz Hayr olsun! (Mü ne, mü ni?)
    Kumandan Matla. Sinem Caymaz Cüd. Essa; 2 yüz istihbarad C:D. Essa….

  6. dilan said

    faraya ihtiyaç duyduğumuzda ne yaparızz

  7. kumandan matla tesadüfen bu siteye girdim ve yazdigin sacmaliklari okudum. sen tirlatmissin kardesim acilen yardima ihtiyacin var. allah sonunu hayir eylesin kardesim. bu arada konuyla ilgili bir kac söyleyecegim var, subliminal mesajlar hic bir zaman ise yaramaz. kimde ve nasil ise yarayacagi bilinmez herkesin beyni farkli. beyni kontrol etmek bu kadar olsaydi amerika silahlar icin milyar dolarlar harcamaya gerek duymazdi. su anda hepimiz kukla olmustuk. kalin saglicakla.

  8. Birincisi teşekkür ederim. İkincisi Yine teşekkür ederim, e bil ader, bende aynı sizin dediğinizi söylüyorumya! İnsanlar kukla olmuşuz, eğer geriye dönüp incelerseniz, benimde aynı gerçeği söyledğimi fark edeceksiniz! Küçük; mini minnacik bir sörü! Bir bayan ve bir erkeğin ticari konuşma esnasında, “eksikse” diye bayan söylerse, sence al iş ver iş in sonu ne? Olur?
    Hu; Unutmadan tesadüf yoktur. Hayat bir film; İradenin doğrultusunda, aklın ve mantığın yetenekleri ölçüsünde senrayonu sen yaz, gerçeği vardır! Tesadüfün olmadığını ıspat için

    http://www.kibo.com.tr/katalog/?rlpg=1&otr=&is=203&ist=&sn=621770&taze=

    Bu arada; amerika milyar dolarlar harcıyorsa, bu onların sorunudur! Benim sorunum sadece onların harcadığı o parayı bizim sırtımızdan enayiliğimizden kazanmalarıdır. Benim sorunum bizlerin aptallığıdır, benim sorunum bizlerin kör baykuş olmasıdır.
    Essa; 2 yüz istihbarad C:D

Kumandan Matla için bir cevap yazın Cevabı iptal et